GEZİLECEK YERLER : 

 

TAKSİYARHİS KİLİSESİ  (Rahmi Koç Müzesi) : Adayla bütünleşmiş olan bu yapı içinde bulunduğu sokağın merkezi konumundadır. Dönemin mimarlık ve süsleme anlayışını yansıtan en önemli tarihi eserdir. Avluya giriş kapısı Antik mimarinin cephe kuruluna öykünen üçgen aalınlıklı biçime sahiptir. Yapı, kapalı yunan haçlı ve kubbeli planıyla Ortodoks Kilise mimarisinin özelliklerini taşır. Kilise, Taksiyarhis’e yani Koruyucu Baş Melekler Cebrail ve Mikhail’e atfedilmiştir. Halen adanın en önemli anıt yapısını teşkil etmektedir.  

Cunda Adası’nın sembolü Taksiyarhis Kilisesi, yenilenen yüzüyle Rahmi Koç Müzesi olarak tarih tutkunlarına açmıştır. 

 

PANAGIA KİLİSESİ (PANAYA KİLİSESİ) : Adanın yukarı bölümünde Bakkal sokağının başındadır. Günümüzde yapıdan geriye üç beden duvarıyla bu duvarlar üzerindeki pencerelerin içine yerleşen muhteşem bir manzara kalmıştır.

 

AGIA IANNI KİLİSESİ (AYA YANNİ KİLİSESİ) (Sevim & Necdet Kent Kütüphanesi) : Adanın yüksekçe bir tepesi üzerinde yer alan yapı, küçük bir inziva kilisesi olarak inşa edilmiş. Kilise, denizin ve gökyüzün birbirinin içine girdiği Aşıklar Tepesi diye adlandırılan bu tepenin sembolü olmuştur. Yakın dönemde gerçekleştirilen kazılar sonucunda kiliseye ait bir yeldeğirmeni ortaya çıkarılmıştır. 

Bu yeldeğirmeni Rahmi Koç tarafından restore edilerek, Coca Cola Yönetim Kurulu Başkanı Muhtar Kent‘in rahmetli anne ve babası adına Sevim & Necdet Kent Kütüphanesi olarak kapılarını açmıştır. 

 

TAŞ KAHVE : Taş Kahve, Cunda’nın simgelerinden biri haline gelmiş, adı gibi kendi de mütevazi fakat yıllara rağmen değeri hiç eskimeyen yapıdır. 

Yapıldığı dönemden bu yana hep insanlarlar bir arada olmuş yaşayan bir mekan olma özelliği de taşır. Tek katlı kare yapının tüm cephelerini çok yüksek ve geniş tutulmuş pencere açıklıkları kaplar. Her bir pencerenin ortasını ince bir sütunce böler. Bunların üzerinden taş kahveye özgü görüntüsünü veren kanatları açık bir martıyı anımsatan şekiller yerleştirilmiştir. Her mevsim insanalrı ağırlayan bu mekan, aynı zamanda da ada tarihinin en büyük tanığı olarak yaşamaya devam edecektir.  

 

TAVUK ADASI : Cunda Adası’nın tam karşısında yer alan ada, Tavuk adası diye anılır. Bu adanın üzerinde bir kaç ağaç gölgesi altında apsis duvarı ayakta duran manastır kalıntıları bulunur.

 

GÜVERCİN ADASI : Cunda Adası civarında yer alan adalardan biride Güvercin Adası’dır. Bu adanın üzerinde kale yapısını andıran İorgios Manastırı bulunur. Dikdörtgen planlı yapının ucunda diğer bölümlerden daha yüksek duran bir kule bulunur. Bu manastır halk arasında korsanların manastırı olarak ta anılır.

 

AGİOS DİMİRRİOS, TA SELİNA (AYA DİMİTRİ) (AYIŞIĞI MANASTIRI) : Cunda Adası’nın Pateriça denilen kuzey uzantısında yer alan bu manastır, yerleşimden oldukça uzak bir yerde konumlanmış olup bir yapıdan oluşmuş kompleks bir görüntü sunar. Manastırın alanı kademeli bir araziye yerleşmiştir. İçiçe iki avlunun ardından yarım daire şeklindeki bir merdiven manastır yapılarına açılmaktadır. 

 

YAPMADAN GİTMEYEN…

– Eski Rum evlerinin yer aldığı Ayvalık ve Cunda Sokaklarını dolaşmadan, 
– Tarihi Kiliseleri, manastır ve müzeleri gezmeden,
– Cunda Adası’nda ki balık restaurantlarında deniz mahsülleri yemeden,
– Cunda Adasn’nda Taş Kahve’de kahve içmeden,
– Papalina balığı yemeden,
– Meşhur ada lokması, kabak çiçeği dolmasını ve sakızlı dndurmasını yemeden;
– Yat turlarına katılarak akvaryum berraklığındaki adalarda denize girmeden,
– Şeytan Sofrası’nda günbatımını izlemeden,
– Kırmızı mercanlara dalış yapmadan,
– Sanatçı ve gurmelerin yeni keşfi Küçükköy’ü ziyaret etmeden,
– Sarımsaklı Plajının incecik kumunda güneş ve denizin tadını çıkarmadan,
– Zeytinyağı, yeşil ve siyah zeytin almadan

 
Ayvalık ve Cunda’dan gitmeyin…